Tükenmeden Tüketici olmak!
İnsanların bir arada yaşamaya başladığı en eski dönemlerden itibaren, üreticiler ve tüketiciler arasında yer alan bir unsur olan tacirlerin, denetlenmesi için çeşitli yollar kullanılmıştır. Tacirlerin kendi aralarında örgütlenmesi, tüketicilerin ise, büyük ekonomik güce sahip tüccar organizasyonlar karşısında güçsüz olması nedeniyle zarara uğramasından dolayı, adı tam olarak “Tüketici Hakları” olmasa da, devlet güçleri çeşitli vasıtalarla ticaret hayatının denetlenmesi yoluna gitmiştir.
Değerli okurlar;
Güncel hukuki konularda, kısa ve daha genel çerçevede bilgi verme amaçlı olarak çıktığımız bu yolda, birkaç yazı ile arka arkaya değerlendireceğimiz konu olarak “Tüketici Hakları” konusunu seçtik.
İnsanların bir arada yaşamaya başladığı en eski dönemlerden itibaren, üreticiler ve tüketiciler arasında yer alan bir unsur olan tacirlerin, denetlenmesi için çeşitli yollar kullanılmıştır. Tacirlerin kendi aralarında örgütlenmesi, tüketicilerin ise, büyük ekonomik güce sahip tüccar organizasyonlar karşısında güçsüz olması nedeniyle zarara uğramasından dolayı, adı tam olarak “Tüketici Hakları” olmasa da, devlet güçleri çeşitli vasıtalarla ticaret hayatının denetlenmesi yoluna gitmiştir.
Osmanlı İmparatorluğun’ da 15. yy’ da kurulan “İhtisap” örgütü, önceleri doğrudan Sadrazam’ a, daha sonra da Kadı’ ya bağlı olarak, esnafın denetlenmesini, ticaret hayatının kurallara uygun ve nizami olarak işlemesini sağlamıştır. İhtisap’ dan daha önce kurulu bulunan, Ahilik geleneğinden gelen Lonca’ lar da kendi üyeleri içinde belirli kurallarla ticari hayatın devamını sağlamıştır. Ancak” İhtisap”, meslek örgütü olmaktan farklı olarak, devlet tarafından görevlendirilen, salt denetleme /cezalandırma işi yapan bir örgüttür.
Tarih içinde, toplumların gelişmişlik düzeyi, ticari hayatın sujesi olan tüketicilerin haklarının konuşulmasını sağlamış, 15 Mart 1962 yılında dönemin Amerika Devlet Başkanı J.F. Kennedy, Temsilciler Meclisin’ de yaptığı konuşmada, “Tüketici Hakları” ndan ilk defa söz etmiştir. Birleşmiş Milletler, 1985 yılında aldığı bir karar ile, bu konuşmanın yapıldığı gün olan 15 Mart’ ı Dünya Tüketici Hakları günü olarak ilan etmiştir. Ülkemizde Dünya Tüketiciler Günü adıyla kutlanmakta olup, ayrıca 15-21 Mart tarihlerini içine alan hafta da Tüketici Haftası olarak kutlanmaktadır.
Türkiye’ nin de tarafı olduğu 1985 tarihli Birleşmiş Milletler Evrensel Tüketici Hakları Bildirgesi’ ne göre, bu bildirge ile hedeflenen;
- Ülkelere, halklarına, tüketici olarak yeterli korumayı sağlamak ve idame ettirmek yönünde yardımcı olmak.
- Tüketicilerin ihtiyaçlarına ve isteklerine cevap verecek üretim ve dağıtım şekillerini kolaylaştırmak,
- Malların üretimi ve dağıtımı ve tüketicilere hizmet vermekle iştigal edenler için yüksek ahlaki davranış seviyesini teşvik etmek,
- Tüketicileri olumsuz yönde etkileyen ulusal ve uluslararası düzeyde faaliyette bulunan bütün teşebbüslerin iş yolsuzluklarına mani olmak için ülkelere yardımcı olmak,
- Bağımsız tüketici gruplarının gelişmesini kolaylaştırmak,
- Tüketiciyi koruma alanında uluslararası işbirliğini kolaylaştırmak,
- Tüketiciye daha düşük fiyatlarla daha çok seçenek temin edecek pazar şartlarının gelişmesini teşvik etmek.
Anayasamızın 90. maddesi gereği, usulüne uygun olarak onaylanmış bir uluslararası antlaşma, ülkemizce kabul edilmiş bir kanun ile çelişkili bir hüküm içermesi halinde, ulusal kanunumuzdan üstündür. Bu nedenle “Tüketici Hukuku” ile ilgili temel konuları ele alırken, Birleşmiş Milletler Evrensel Tüketici Hakları Bildirgesi’ ni göz önünde bulundurmak gerekir.
6502 sayılı yasanın 3. maddesinin (k) bendine göre Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir.
Tüketicinin yasal tanımından yola çıkarak; oturmak için gayrımenkul alımından, devre tatil alımına, paket turistik gezi turu almaktan, ayakkabı almaya veyahut bir şirketin ticari faaliyetine dahil olmayan tüm alım işlemleri tüketici işlemi olarak kabul edilmektedir. Sözleşmeden dönme, ayıp gibi hususlarda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ a tabi olmaktadır.
1994 yılında 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile başlayan süreç, bugün 2013 yılında kabul ve yayımlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile son şeklini almıştır.
15/21 Mart Tüketici Haftası kutlamasının, kısmen alışveriş çılgınlığı gibi yansıtılmaya çalışıldığı bu günlerde, tüketicilere haklarının anlatılması için bir fırsat olarak görmek gerekir. Biraz uzun da olsa genel bir bakış attığımız “tüketici hukuku” kapsamında önümüzdeki hafta konumuz “ayıplı mal/hizmet” kavramı ve bu durumda “gidilebilecek hukuki yollar” olacaktır.
Av. Aysel YILDIZ