Korona, dünyayı kasıp kavuruyor… Sağduyu yerini tedirginliğe, telaşa, korkuya bırakmış durumda. Halk da hükümetler gibi…Endişeli, telaşlı ve korkulu…

Bazı büyük devletler bile ilk başta, “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” düşüncesindeydi. Fakat tepkiler karşısında geri adım attı. Ciddi önlemler alındı. Her lider, ülkelerine en az zaiyatı verdirme çabasında.

Peki ya süper güçler ne yapıyor?

Dünyanın en güçlüsü benim, cihanın başına bir şey gelse ben kurtarırım algısını, o Hollywood filmlerinde oluşturmaya çalışan büyük ABD, ne alemde?

Dünyayı, uzaylılardan kurtaran onlardı. Büyük felaketlerde, başrol ABD’nindi.

Kötüleri hep, O yenerdi. Bir ABD askeri, 1000 kişiyi öldürür, ülkesini payidar kılardı.

Hatta, kötü emelli kişilerin dünyaya yaymaya çalıştığı virüsü, son saniyede O engellerdi.

ABD, hazırlıksız mı yakalandı.bu virüse?

Üstelik geçen yıl, Kasım ayından beri biliniyordu virüsün varlığı.

Nerede, ABD’nin süper zeki bilim adamları?

5 günde geliştirdikleri olağanüstü aşıları?

Filmlerdekine benzemiyor, yaşlı dünyanın yaşadıkları.

Başta, ABD başkanı olmak üzere dünya liderleri, şaşkın, hatta çaresiz…

Bırakın solunum kitini, maske bile bulmakta zorlanıyor ABD.

Şimdiden binlerce kişi hayatını kaybetmiş durumda.

Ama ABD yiğitliği elden bırakmıyor yine de…

Aşı bulma ümidi veriyor cılız da olsa… Taa 18 ay sonrasına…

Çin kararlı bir çalışma içinde. Japon ve Alman bilimadamları da boş durmuyor sanırım.

Türk bilim adamlarımız da yürekten çalışıyor.

İsrail de arasıra kafasını çikarıyor.

O ABD’ye kafa tutan Rusya ise ilacı ürettik dedi ama gerisi gelmedi.

Petrol fiyatı düşünce Corona’yı bile düşünecek hali kalmadı Rusya’nın.

Diğer ülkelerin esamesi bile okunmuyor.

Sanki hiç bilim adamları yok. Arap dünyasını saymıyorum bile.

Algı yönetimi ve birazcık silah gücüyle dünyanın efendiliğine soyunan büyük devletler sanıldığı kadar süper güç değilmiş…

İnsanlık er geç anladı bunu, ama faturası ağır olacak gibi. Kimsenin dili varmıyor, fakat milyonlarca insan dünyaya veda edecek sanki.

Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak deniyor. Yeni bir dünya düzeni kurulacak. Kurulacak bu yeni düzende yine güçlü olan kazanacak. Yine, sömüreceği yerlerde para ve silah gücünü kullanarak ülkeleri birbirine düşürecek. Ardından silah satarak gucune güç katacak.

Keşke bu düzende güç, sadece elinde para, silah, asker, nükleer başlık bulunduranda olmasa. Daha çok bilim adamı olan, imkanlarını daha güzel, sağlıklı, huzurlu, doğal bir dünya için değerlendiren ülkeler, süper güç olsa.

Hani nerde Suriye’deki iç savaş, Avrupa’ya Türkiye üzerinden geçmeye çalışan göcmenler, Uygur Türklerine uygulanan Çin işkencesi, Karabağ sorunu.

Keşke, yaşananlardan insanlık bir ders çıkarsa. Hiç bir şey eskisi gibi olmasa.

Yeni düzen, savaşlardan uzak tutsa ülkeleri, silah tüccarlarına sırt çevrilse. Para ve silahı elinde bulunduran ülkelerin ekonomilerini, bu yollarla çökertse.

Keşke hiç bir şey eskisi gibi olmasa…

Bilimde, fende, sanatta, çevreci ülkeler süper güç olsa.

Eğitim ve bilim önemli…

Atatürk; “hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir” diyerek Cumhuriyetimizin bu yolla güçleneceğine işaret etmiş.

Keşke ilim ve fen’ de daha ileride olsaydık, aşıyı ilk bulan biz olsaydık.

Kısacası, yeni dünya düzeninde sağ kalanlarımız daha güçlü olmak zorunda.

Ancak bu güç silahlanma ve savaş yarışına harcanan milyarlarca dolarlara değil, egitim, bilim ve fende alacağımız yola bağlı.

Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, insanlık aklını başına alırsa… İnsanlık aklını başına alırsa, dünyayı kurtaran, demokrasileri inşa eden, insanlık için savaşan süper güçlerin fos olduğu anlaşılacak.

Yüksel Değercan