Yıllar önce yazılanlar, bir bir hayata geçiriliyor. Yazılan senaryolar, filmler ile kitlelere yayılıyor. Allak bullak ediliyor zihinler.

Gerçekleştiğinde ise artık tepki bile veremiyor insanlar. Yani çaresiz kabullenme durumu…

Dijital dünya teorisi de böyle…

Her şey, son 50 yılda teknolojideki akıl almaz gelişmelerle başladı. Bilgisayar ilk ortaya çıktığında, belki bu kadarı düşünülmemişti. İnternet, daha sonra akıllı cep telefonları, “dijital dünya imparatorluğu” hayalini gerçeğe dönüştürdü. 5G teknolojisi de son noktayı koyacak gibi…

Yıllar önce girdi “home ofis”, kavramı çalışma literatürüne. İnternet yaygınlaşınca her sektör farklılaştı. Alışverişin bile keyfi kalmadı. Bankacılık sektörü, dijital dünyanın göbeğinde yer aldı. Ödemeler, yatırımlar, vergi dahil her işlem, akıllı telefonun ucunda. Nerdeyse banka şubeleri kapanacak. Parayı görmüyoruz hiç. Altın da öyle… Elimizde yok ama hesabımız var neyse ki. Fabrikamız yok ama hissemiz var. Dijital paramız da… Hatta yakında bütün merkez bankalarının da böyle paraları olacak.

Artık herkes kameraman herkes muhabir. Jet hızıyla ulaşıyor milyonlara görüntüler, haberler…

Eve gelmeden, kombiyi açmak, fırını çalıştırmak zaten çocuk oyuncağı. Araçlar kendi kendine park ediyor. Sunucular robotlaşıyor. Yapay zeka teknolojisi de gerçekleşirse deme gitsin.

Yakında fabrikalarda çalışan insan kalmayacak. Hizmet sektöründekiler de öyle. Tarımda da 3-5 kişi yetecek üretmeye. Aslında sosyal medya zaten, dijital çağın ayak sesiydi.

Dünyanın en az 3’te biri fişlendi. Hayat tarzımızdan tutun, dünya görüşümüze kadar takibe alındık.

E… Peki, insanoğlu ne yapacak? 9 milyar insan yiyip içip yatacak mı? Tek görevi tüketmek mi olacak?

Bu işe yaramayan insan topluluğunun dünyaya verdiği zarar da cabası!

Böyle mi düşünüyor O meşhur, görünmez üst akıl?

Onun için mi çıkarıldı Corona virüs?

‘Fazla insana gerek yok. Nasılsa her iş teknoloji sayesinde dijitalleşecek. Böylece yaşlı dünya kendini yenileyecek. Daha az insanla dünya daha muhteşem olacak. Virüsle insanları korkutalım, çip takarak büyük bölümünü yavaş yavaş yok edelim…

Böylece, doğurganlığı azaltalım, zaman içinde işe yaramayanları gözden çıkaralım. 10 yıl içinde amacımıza ulaşalım.

Bu mudur planları?

Bilemiyorum….

Ama mantığım, bu soykırımı asla kabul etmiyor.

Hiç bir insan ya da üst akıl, bu şeytani planı uygulamaya cesaret edemez.

Peki ya plan gerçekten buysa! Ve uygulamaya konulursa!

Yüksel Değercan