Reklam
tvTürk

NAZBATA!

Cemal DOĞAN

Cemal DOĞAN

1961 yılında Ankara’da doğdu. İlk orta ve lise öğrenimini, Altındağ’da tamamladı. Eskişehir Açık Öğretim Fakültesi Sosyal Bilimler bölümünden, “alaylı” olarak başladığı gazetecilik mesleği nedeniyle eğitimini yarıda bıraktı. 1988 yılında, ilk olarak Ekonomi Dünyası ve Yerel Yönetimler Gazetesi ’nde stajyer olarak çalıştı. Profesyonel mesleğine FotoSpor Gazetesi ’nde adım attı. Daha sonra,“Polis-Adliye” muhabiri olarak sırasıyla Meydan, Sabah, Star, Bugün ve HaberTürk Gazetelerinde görev yaptı. İki kez, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ’nin “Türkiye Gazetecilik Başarı ödülü” sahibi oldu.

Aylardır içimizi daraltan kavgalı gürültülü bu seçim bitse de, biraz nefes alsak kafamızı dinlesek dedik. Yok, olamadı olmuyor bir türlü. Bu sefer de, yurdun her yerinden küçük, büyük sandık itirazları başladı. Özellikle hükümetin “kaybedersek ülkeyi kaybederiz” diye tanımladığı İstanbul, bu itirazların en başında geliyor. Ekonomik veriler, enflasyon döviz yükselecek endişesi bir kenara bırakıldı, ülke “Mazbata” krizin de buldu kendini.

Kimse şunun farkında veya değil bilemiyorum, ama bu karmaşanın gidişatı hiç iyi değil. Tüm dünyanın gözü üzerimizde, ülke insanı desen yorgun ve hissiyatı en üst seviye de. İçeride bir demokratik seçimi, yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız yetmiyormuş gibi, dış siyaset te sıkıştırmalar şimdiden tehditkar boyutta başladı bile. Rusya’dan antlaşmasını yaptığımız  S-400 savunma füzeleri nedeniyle, NATO ittifakımız ve  F-35 alacağımız ABD ile başımız fena halde belaya girdi. Beyaz Saray sözcülerinden, peş peşe “mahvederiz!” türünden açıklamalar yapılıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart akşamı ünlü balkon konuşmasını yaptı. Son derece vakurdu ve belli ki devletin en üst birimlerinden kendisine doğru sonuçlar ulaşmış olacak ki, önem verdiği İstanbul’u ağzına almadan “Ankara’nın ilçelerinin çoğu AK Parti’de. İçinde milletin olmadığı bir siyasetin sonu nereye çıkar? Faşizme çıkar, diktatörlüğe çıkar” dedi. Bu açıklama, iki büyük şehrin kaybedildiğinin net ifadesi değil de neydi? İşte ne olduysa, bundan sonra oldu zaten. Üstelik bu konuşmayı, Büyükşehir adayı Binali Yıldırım’ın tüm televizyonlara canlı yayınla bağlanıp, “Kazandık!” demesine rağmen yaptı.

Gece boyu saatlerce, hatta sabaha kadar Anadolu Ajansı veri amaçlı bilgilendirmeyi, Yüksek Seçim Kurulu bir açıklama yapmayı durdurdu. Oysa çok değil, son 24 Haziran seçimleri dahil adı geçen bu iki önemli kurum, Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını 3 saatte açıklamışlardı. Peki ne oldu da, bugün tüm güvenilirliği yerlerde sürünen bu kurumlar, o gece sus pus olmuşlardı. Çünkü korkuya dayalı, kraldan çok kralcı olmuşlardı. Ve maalesef, YSK ve AA bu sınavda sınıfta kaldılar. Halkın hala gerçeği olan Patlıcan, biber domates siyasilerin gözünde unutulmuş, şimdi tüm ülke beklenmedik itirazlar girdabına savrulmuş bekleyiş içerisinde. Tabi bu durum, kazandıkları halde göreve başlamak isteyen, ancak resmi olarak “Mazbata” alamadıkları için koltuklarına oturamayan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ikilemine gelip dayandı.       

İddialar, spekülasyonlar başta sosyal medyada olmak üzere havada uçuşuyor. Yaşanan bu durumun, Erdoğan’ın yıllardır çevresinde adeta bir sülük gibi beslenen, en yakın arkadaşlarıyla bile yollarını ayırmasına sebep olduğu iddia edilen bir “Pelikan” yapısına dayandırılıyor. Trilyonluk rant ve mevki makam düşkünü bu yapının Erdoğan’ı, adeta “ölümüne” İstanbul ve Ankara’yı asla verilmemesini telkinle ikna ettikleri söyleniyor. İçerisinde iş adamları, yandaş gazeteciler ve üst düzey bürokratları barındırdığı söylenen “Pelikan” yapısının, sürmekte olan belirsizlik göz önüne alındığında başarılı olduğu an itibariyle gerçek. Ancak bu durum, böyle devam ederse önce bıkkınlık, sonra umutsuzluk ve daha kötüsü sonrasını söylemek bile insanın içinden gelmiyor.

Muhalefetin ve ekonomistlerin genel kanısı, demokratik seçimi “Darbe!” gibi saçma bir kimliğe büründürenlerin, toplumun sinir uçlarıyla oynayıp patlamasını istedikleri ve böylece sokağa inmelerini sağlamak gibi bir planı istedikleri yönünde. Erdoğan umarım, bu yapının oyununa gelmez ve bir an önce bu keşmekeşliği bitirecek adımları atar. Aksi halde, paradan ve menfaatten başka hiçbir şey düşünmeyen bu gözü dönmüş yapının planı maazallah gerçekleşirse, Erdoğan dahil tüm ülke kaybeder.! Ve biliriz ki, “fazla naz, aşık usandırır” benden söylemesi…

CEMAL DOĞAN

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ